14 Kasım 2010 Pazar

Şeker hastaları için 10 faydalı gıda


Sebzeler

Lifle dolu olan sebzelerde doğal olarak az kalori bulunuyor. Tabağınızı sebzeyle doldurursanız daha az karbonhidrat (kan şekerini artırıyor) ve doymuş yağ (insülin direncini artırıyor) tüketirsiniz. Günde 4-5 porsiyon sebze yemeğe çalışın. (1 porsiyon yarım kase konserve ya da pişmiş sebze ya da 1 kase çiğ sebze anlamına gelir.) Ancak patates, mısır ve bezelye gibi nişastalı sebzelerde diğerlerinden daha fazla kalori bulunduğunu aklınızdan çıkarmayın.

Meyve

Yağı ve kalorisi az olan meyvelerde de bol miktarda lif vardır. Ayrıca, meyveler sinirlerinizi, gözlerinizi ve kalbinizi korumaya yardımcı antioksidanlarla doludur. Meyvede daha fazla doğal şeker ve birçok sebzeden daha çok kalori var. Günde 3-4 porsiyon yiyebilirsiniz. (1 porsiyon bir bütün meyve, yarım kase pişmiş ya da konserve meyve ya da 1 çiğ meyvedir) Suyunu sıkmak yerine meyvenin kendisini tüketin. Çünkü birçok besin maddesi ve lif meyvenin kabuğunda, kendisinde ve çekirdeğindedir. Meyveyi sıkarken bunları kaybedersiniz ve geriye daha fazla kalori ve şeker kalır.

Fasulye

En iyi lif kaynaklarından biri olan fasulyeler sizi daha uzun süre tok tutar, sindirimi yavaşlatır ve yemekten sonra kan şekerinin ani yükselmesini önler. Bu etkiler öyle güçlüdür ki tüm kan şekeri seviyenizi düşürebilir. Konserve fasulyeleri duruladıktan sonra yaptığınız her salataya ekleyin. Kara fasulye ya da mercimek çorbası öğlen yemeği için iyi bir seçenektir.

Tahıl

Kahvaltılık tahıllar güne daha fazla lif depolayarak başlama imkanı sunar. Araştırmalar, güne bol lifli tahıl gevrekleriyle başlayanların daha sonraki öğünlerinde daha az yediklerini gösteriyor.

Balık

Hazırlanması kolay ve hızlı olan balık iyi bir protein kaynağıdır. Ayrıca çok yağlı etlerin yerini alabilir. Aynı zamanda, yağlı balık en iyi omega-3 yağ asidi kaynağıdır. Bu yağlar damarlarınızın temiz kalmasını sağlıyor. Şeker hastalığı olanlarda trigliserid seviyesi daha yüksektir, iyi kolesterol düzeyi ise düşüktür. Omega 3 yağ asitleri her iki sayının da düzenlenmesine yardımcı olur. Haftada en az 2 kere balık tüketin. Özellikle somon, uskumru ve ton balığında daha fazla omega-3 vardır.

Kümes hayvanları

Son derece yağsız, kalorisi az olan tavuk göğsü, şeker hastaları için çok iyidir. Biftek ve etli fastfood gıdalara benzemeyen tavuk göğsünde kötü kolesterolü artıran ve insülin direncini yükselten doymuş yağ oranı azdır. 85 gram derisiz tavuk göğsü, sadece 142 kalori ve 3 gram yağ içeriyor. Hindi göğsü ise daha az yağlıdır ve kalorisi daha düşüktür.

Kabuklu yemişler

İyi yağlarla dolu olan kabuklu yemişler, kalp hastalığını destekler. Bunlar aynı zamanda insülin direncini düşürmeye yardım eder ve kan şekerinin daha kolay kontrol edilmesini sağlar. Ayrıca E vitamini bakımından zengin olan kabuklu yemişler hücreleri korur ve sinir ile göz hasarını önlemeye yardım eder. Lif ve magnezyum bakımından zengin olan bu gıda, kan şekerini düzenlemeye yardım eder. Düzenli ve ılımlı olarak tüketilirse kilo vermeye yardımcı olur, ancak bol miktarda kalori içerdiğinden fazla tüketmeyin.

Zeytin yağı

Kalp krizi riskini azaltmaya yardım eden, Akdeniz beslenmesinde önemli yeri olan zeytinyağı, insülin direncini düşürerek kan şekerini düzenli tutmaya yardım eder. Evde ve restoranlarda ekmeğinizi zeytinyağına daldırın. Ancak ne kadar zeytinyağı yediğinize dikkat edin, çünkü 1 yemek kaşığı zeytinyağında 119 kalori bulunuyor.

Yoğurt

Protein ve kalsiyum bakımından zengin olan yoğurt, kilo vermeye yardımcı. Çeşitli araştırmalar bol miktarda kalsiyum bakımından zengin gıdalarla beslenen insanların daha kolay kilo verdiğini gösteriyor. Bu nedenle taze meyvelerinize yoğurt ekleyebilir ya da yoğurdunuza az yağlı granola gibi tahıllar katıp yiyebilirsiniz.

Tarçın

Yemeklerinize tarçın serpmek kan şekerinizi düşürebilir. Tarçındaki bileşenler vücuda insülini etkili şekilde kullanmasına yardım ediyor. Bu nedenle daha fazla glikoz hücrelere girebiliyor. Son yapılan araştırma günde sadece yarım çay kaşığı tarçının kan şekeri seviyesini önemli derecede düşürdüğünü gösteriyor. Tam tahıllı tostlarınıza, fırında pişmiş elmalarınıza ve hatta tavuk yemeklerinize toz tarçın serpin. Ya da tarçın çubuğunu sıcak suya batırın ve bir fincan yatıştırıcı ve şifalı tarçın çayı hazırlayın.

13 Kasım 2010 Cumartesi

ARISÜTÜ ve POLEN

ARI SÜTÜ

Kemik Erimesine Şifadır. Japonya Nagasaki Üniversitesi’nde gerçekleştirilmiş olan bir çalışmada arı sütünün kemik dokusunu geliştirici ve destekleyici etkisi araştırılmıştır. Sadece arı sütü verilen deney hayvanlarında kemik yoğunluğunda %85 oranında artış saptanmıştır. Araştırmada arı sütünün bağırsaktan kalsiyum emilimini artırdığı ortaya konmuştur. -Yine Japonya’da yapılmış başka bir araştırma ise hücre kültürü ortamında arı sütünün kemik yapımında görevli osteoblast hücreleri üzerinde etkili olarak kemik yapımı için gerekli tip 1 kollajen ve benzeri maddelerin sentezini uyardığını göstermiştir. 
Genel Performansı artırır. 
A, D, E, K, H ve B-Kompleks (9 tane B Vitamini çeşidinin hepsini) Vitaminlerini içerir. C vitamini ise eser miktardadır. İnsan metabolizmasına çok yönlü ve olumlu tesiri olan HDA-10 içerir. 22 farklı esansiyel aminoasit içerir. Özellikle büyüme çağında olanlar, sporcular, performanslı yaşam sürmek isteyenler için önemli bir katkıdır. Hastalıklara karşı direnci artırıcıdır. Kansere karşı koruyucu antioksidan özelliğe sahiptir. Kalp-Damar Sistemini güçlendirir. Cerrahi müdahale geçirmiş olanlar ile kalp hastalıklarından dolayı tedavi görenlere küçük dozlar kullanmaları şartıyla tavsiye edilir. Damarları açar, damar tıkanıklığını önler. Hipertansiyona az miktarda dozlarla uzun süreli kullanımlarda faydalıdır. Hipertansiyonu olanlar yüksek doz kullanımından ise kaçınmalıdır. Hafızayı güçlendirir. Unutkanlığı giderir. Alzheimer ile mücadelede etkin bir destektir. Bağışıklık sistemini güçlendirir. 

Diyabetlere: Arı sütünün, B3, niasin ve biyotin içermesi, kandaki şeker seviyesinin kontrolüne yardımcı olur. Doğal ve güçlü antidepresandır. Hücrelerin yenilenmesini hızlandırır ve tetikler, böylece yaşamın tazelenmesini getirir. Deri problemlerini gidericidir. Teni güçlendirir ve görünümünü taze tutar. Dengeleyicidir; hareketli ve performanslı yaşama ve egzersize metabolik motivasyon sağlar. Anne karnından büyüme çağına zihinsel gelişime önemli katkı sağlar. Zindelik vericidir. Yoğun antibiyotik kullanıcılarını destekleyici besin olarak takviye eder. Hastalara rahatlatıcı etki verir. Sindirim sistemi rahatsızlıklarına iyi gelir. Hazmı kolaylaştırır ve hızlandırır. Kabızlığı önler. Reflü ve ülser rahatsızlıklarında rahatlatıcı etkisi vardır. 

Alerjilere: içerdiği aminoasitlerden glutamik asit alerjik insanları rahatlatıyor. Fizik kondisyonu artırır ve korur. Uzun süreli idmanlar için önemli bir destektir. Antibakteriyaldir. Sperm sayı ve kalitesinin artışının sağlar, böylece çocuk sahibi olmayı kolaylaştırır. Uyku düzensizliğini giderir. Adale ve kas arızalarının giderilmesine katkı sağlar. Kollestrol seviyesini kontrol altında tutar. Kemoterapi ve Radyoterapinin güçlü yan etkilerine karşı beden direncini artırır. Tanımlanamayan, taklidi yapılamayan ancak olumlu olağanüstü etkileri gözlenen bazı içeriklere sahiptir. 

Sırt Ağrısı: Siyatik, lumbago ve disk rahatsızlıklarına faydalı. Çünkü kasları gevşetiyor, yorgunluğu azaltıyor ve kişinin kendini daha zinde hissetmesini sağlıyor. Sporcuların ayak ağrılarına çözüm: Özellikle uzun süren antrenmanlardan sonra ayaklarda özellikle tenlerde yaşanan, tahriş veya deri hastalıklarına iyi gelir. İçinde bulunan echinacea ve hydroxydecanoic asitin bu tür sorunlara çok iyi geldiği araştırmalar ışığında tespit edilmiş. Akne ve Sivilceler: İçinde bulunan sülfür, fosfor, biyotin, B vitamini, yine içeriğindeki diğer enzimlerle birlikte, hormonlarda düzelmeyi sağlıyor ve sivilcelerden kurtulmak kolaylaşıyor. Tamamen doğadan yararlanarak iyileşmek isteyenler için ideal. 

Saç dökülmesi: kullanılan şampuana yüzde 3-5 oranında katılıp düzenli ve günlük kullanımında saç dökülmesini yüzde 80 oranında azalttığı gözlenmiştir. Saç Beyazlaması: Arı Sütünün düzenli tüketilmesiyle beyazlamanın önemli oranda engellendiği hatta bazı vakalarda ve başın bazı bölgelerinde beyazlaşmış saçların tekrar renk kazandığı ifade edilmektedir. 

Ten güzelliği: Ağız yoluyla tüketildiğinde de ten sağlığına faydalı olan Arı sütü bulunduğu ortamı kurumaktan koruyup nemli tuttuğundan vücut şampuanına katılacak yüzde 3-5 oranında arı sütüyle nemli ve parlak bir cilde sahip olunur. 

 POLEN
Polen yüksek performans sağlar, sporcular ve spotif yaşayanlar için anabolik (kas adale yapan) etkileriyle öne çıkar. İçindeki flavonoidler en büyük antioksidanlar arasında sayılan E vitamininden 200 kat daha fazla antioksidandır. En mükemmel B-vitamini kaynağı olarak nitelenir. Bir çay kaşığı polen günlük B vitamini ihtiyacını karşılar. Günlük 10-15 gr polen tüketen bir kullanıcı tamamen doğal ve organik, ayrıca zengin bir vitamin ve mineral kaynağı tüketmiş olur
Yüksek Performans getirir. 
Anabolik etkileri (32 gr ve üstü tüketimlerde) yani kas-adale yapıcı ve güçlendirici özelliği vardır. 
Büyüme çağındakilere ihtiyaç duydukları tüm esansiyelleri barındırır. İçerdiği Flavonoidler en yakın takipçilerinden 200 kat fazla antioksidan özellik taşır. Çok zengin bir aminoasit ve protein kaynağıdır. 
Protein kalitesi yüksektir. B Kompleks vitaminleri yönünden çok zengindir; bir çay kaşığı kadar polen organik ve doğal bir arı ürünü olarak metabolizmanın tüm B vitaminleri ihtiyacını karşılar. Günde iki tatlı kaşığı(10-15 gr.)tüketimde ise tüm vitaminlerden yeterli ve yararlı düzeylerde alınmış olur, ancak C vitamini yönünden zayıf içeriklidir. Tam bir mineral deposudur. İnsana gerekli tüm minerallerden yoğun miktarlarda içerir. Her gün düzenli 10-15 gr kullanımla bedenimize faydalı ve yeterli olacak, organik-doğal ve zengin bir vitamin ve mineral desteği sağlamış oluruz. 

Zeytinyağı ve Faydaları

Zeytinyağı ve Faydaları

Antik çağlardan bu yana zeytinyağı ile güzellik arasında yakın bir ilişki göze çarpıyor. Eski dönemlere ait belgelerde de bu özellikler ortaya çıkar. Eski toplumların belgelerinde; cilde iyi gelmesi, kırışıklıkları önlemesi, sivilceleri tedavi etmesi, deriyi yumuşatması, saçları gürleştirip parlaklık vermesi gibi bilgilere sık sık rastlanır. Sağlık ve güzellik kaynağı olan bu yağ hem yemeklerde tüketilerek yarar sağlıyor hem de cilde tatbik edilerek güzellik kazandırıyor. Genel olarak doku ve organlar üzerinde önemli etkilere sahip. 


FAYDALARI:
• Cilde ve saçlara çok faydalı. Besler, korur ve yumuşatır. Saç dökülmesini durdurmak için 1 yumurta sarısı karıştırılır. Bu karışımı, saç diplerine sürüldükten 1 saat sonra yıkanır.
• Dövülmüş sarımsak ile karıştırılmış zeytinyağı, kuruyan, sertleşen derinin yumuşamasını sağlar.
• Saçlara canlılık kazandırmak için birkaç kaşık zeytinyağı ile saç diplerine masaj yapılır. Daha sonra ılık havluya sarıp, yarım saat beklenir ve yıkanır.
• Dişlere yapılan masaj, dişlere sağlamlık ve beyazlık kazandırır.
• Birkaç damla limon-bal karışımı kırışıklıkları önler. (Haftada iki kez yapılabilir.)
• Kaya tuzu ile karıştırılır. Pürüssüz bir cilt elde etmek için, bu karışımla kol ve bacaklar ovulur.
• Zeytinyağı limon ile karıştırılarak cilde sürülür, cildi korur. Güneşle birlikte böyle bir ten iyi bir renk alır.
• Ciltteki kuruluğu gidermek için bir elma ezilir. Zeytinyağı ile karıştırılarak on dakika yüzde tutulduktan sonra ılık suyla yıkanır.
• Kolesterolü düşürüyor.
• Yağ metabolizmasında görevli olan safra suyunun yapımını artırıyor.
• Antioksidan etkisi var: Yaşlanmaya, kansere ve hastalıklara karşı koruyucu. Pankreasın daha iyi çalışmasına yardımcı oluyor; böylece sindirim ve kan şekeri ayarlanmasında da etkisi var. Yiyeceklerden kolesterol emilimini azaltıyor. Örneğin; peynire zeytinyağı döküp yemek kolesterol düzeyini azaltacaktır.

VİTAMİNLERİ
Zeytinyaginin iceriginde bulunan E vitamini kansere karsi koruyucu etki yapiyor ve sac dokulmelerine karsi da iyi geliyor. A, D, E ve K vitaminleri ile kalsiyum, fosfor, potasyum, kukurt, magnezyum, az miktarda demir, bakir, manganez gibi mineraller, kemik gelisimini sagliyor. Kandaki kotu huylu kolestrol denilen ‘‘LDL''yi temizleyen zeytinyagi, iyi huylu kolestterol denilen ‘‘HDL''yi de yukseltiyor. Diyabet hastalari icin ise kan sekerinde dusme sagliyor.

Son yillarda diyabet hastalarinin sayisinin arttigini belirten Beslenme Uzmani Lale Ozbek, ‘‘Ozellikle bu hastalikta diyete cok dikkat etmek gerekiyor. Zeytinyagi kullanimi diyete yardim ettigi gibi bircok fayda sagliyor'' diye konusuyor. Toplum olarak oldukca yagli ve tuzlu yemek yedigimizi belirten Ozbek, ‘‘Kizartmaya, tatliya, cay ve kahveye cok yer veriyoruz. Tahil grubu ve sivi yag nispeten daha az tuketiliyor. Bir an once beslenme seklimizi degistirmemiz ve bir dengeye oturtmamiz gerekiyor'' diyor.

Ozellikle Fransa ve Italya, Yunanistan gibi Akdeniz ulkelerine ve Ege Bolgesinde yasayan insanlarin kalp ve damar hastaliklarina daha az yakalandigi ve piril piril bir cilde sahip olduklari goruluyor. Ege'den doguya dogru gidildikce zeytinyaginin yerini kati yag aliyor. Gunumuzde Akdeniz diyeti en saglikli beslenme bicimi olarak oneriliyor. Akdeniz diyetinin temel ozelligi doymus yag ve kirmizi etten dusuk, tahillar, kuru baklagiller, sebze ve meyvelerden yuksek ve gorunur yag olarak zeytinyagi kullanilmasi. Diyette, doymus yagin azaltilmasi, sebze ve meyvelerin tuketilmesi ve zeytinyagi kullanimi kronik hastaliklarin riskini azaltan ogeler olarak siralaniyor.
Bir insanin almasi gereken gunluk kalorinin yuzde 30'unun yaglardan gelmesi gerektigini kaydeden Ozbek, ‘‘Bunun yuzde 10'u doymus, yuzde 10'u tekli doymamis (Zeytinyagi), yuzde 10'u ise coklu doymamis (Aycicek yagi, soya yagi) yag asitlerinden olusmali. Daha fazlasi gereksiz'' diye konusuyor. Gunluk yemek sirasinda et, sut ve tavuk gibi yiyeceklerden dogal yollarla yag alindigini belirten Ozbek, ekstra yag alinmasini onermiyor. Sakatat, krema, mayonez, kaymak, gibi yiyeceklerde cok fazla yag bulundugunu hatirlatiyor.

ÜÇ TİP ZEYTİNYAĞI VARDIR
Asit derecelerine gore 3 tip zeytinyagi bulundugunu belirten Ozbek, bunlari soyle acikliyor:
‘‘Naturel zeytinyagi tipi, super kalite icin gerekli tum kosullari icermesinden dolayi en yuksek biyolojik degere sahip. Tadi hafiften, keskin aromaya kadar degisir ve asit derecesi yuzde 3.3'ten az oldugunda tuketim icin uygun kabul edilir. Rafine zeytinyagi asitligi yuzde 0 ile 0.3 dereceye kadar degisen ve aromasi olmayan bir zeytinyagidir. Tuketime uygun olmamakla beraber, rafine zeytinyagi ulkemizde tek basina kullanilmamaktadir. Riviera tipi zeytinyagi ise rafine ve naturel zeytinyaglainin belli oranlarda karisimindan elde ediliyor.'' 

HANGİ ÇEŞİDİNİ TÜKETMELİYİZ
Hem vücudumuza, hem de kan yağlarımızı indirme konusunda hangi yağ türünün daha iyi geldiği üzerine pek çok araştırma var. Zeytinyağı tüm araştırmalarda yararlılık açısından lider konumda. Ancak hangi tür zeytinyağının daha iyi olduğu pek gündeme gelmiyor. En doğrusu eski yöntemle, soğuk presleme yöntemiyle elde edilen rafine edilmemiş zeytinyağını kullanmak.

10 Kasım 2010 Çarşamba

Yutak Borusu Tümörleri


Muhtelif yutak borusu tümörleri hangileridir?
a.  Selim tümörler.
b.  Habis tümörler.

Yutak borusunda tümör olma oranları nedir?
Kanserden olan bütün ölümlerin, yüzde birinin yutak kanserinden ileri gelmekte olduğu söylenmektedir. Selim tümörlere çok daha az sayıda rastlanmaktadır.

Bu hastalık erkek ve kadında değişik olarak mı görülür?
Evet. Hastalık erkeklerde kadınlardan çok daha fazla sayıda olmaktadır.

Yutak borusu kanseri genellikle hangi yaş gruplarında olmaktadır?
Elli yaşından yetmiş yaşma kadar olan kişilerde.

Yutak borusunda habis teşekküller ne gibi belirtiler göstermektedir?
a.  Yutmakta zorluk.
b.  İştahsızlık ve yemek yemekten kaçınmak.
c.  Zafiyet ve kilo kaybı.

Yutak borusu kanserinin tedavi metodu nedir?
Ya ameliyat veya X ışını tedavisi ya da ikisi birlikte.

Bu tedavi metotları hastalığın tedavisine ne derece tesirli olmaktadır?
Radyasyon tedavisinin yutak borusu kanserini tedavi edebildiğine çok az rastlanmıştır. Yutak borusunun alt kısmında gelişen kanserlerde ameliyat metodu ile hastaların yaklaşık % 20′si tedavi edilebilmektedir.

Yutak borusundaki selim tümörler tedavi edilebilinmekte midir?
Evet. Bu tümörlerin ameliyat yoluyla alınabilmesiyle, bu gibi hastaların hemen hepsi iyileşebilmektedir.

Habis yutak borusu kanseri için ne gibi ameliyatlar yapılmaktadır?
Başarı ile ameliyat edilebilecek kanserler genellikle yutak borusunun ortasında veya alt üçte bir kısmında olmaktadır. Bu gibi hallerde göğüsten açılan bir ensizyondan tümör teşekkülü olan yutak borusu kısmı ve bunun etrafındaki yutak borusunun epeyce bir kısmı alınmaktadır. Diyaframda yapılan bir açılma ile mide göğse yükseltilmekte ve geriye kalan yutak borusu ucuna dikilmektedir.

Yutak borusu kanseri için başka ne gibi ameliyat metotları bulunmaktadır?
Çok az yapılmakta olan bir başka ameliyat usulüyle, tümör ve etrafındaki yutak borusu büyük ölçüde alınmakta ve bunun yerinde bir plastik boru yerleştirilmektedir. Bu ameliyat usulünün bir dezavantajı vardır ve çok kez sızıntı şeklinde akıntıya neden olmaktadır.

Yutak borusunda habis tümörlerin alınması ameliyatı tehlikeli midir?
Evet. Yapılan ameliyatlar arasında en zor olanlardan biridir. Yalnız, bu ameliyatlarda ihtisas sahibi olan operatörler tarafından yapılmalıdır.

Yutak Borusu


Yutak borusu nedir?
Yutağı veya boğazın arka kısmını mideye bağlıyan adaleli bir borudur. Yutulmakta olan gıda maddeleri ve sıvılar buradan mideye sevk edilmektedir. Yutak borusunun herhangi bir hazım fonksiyonu yoktur; yalnızca bir kanal vazifesi görmektedir.

Çok fazla derecede sıcak sıvıların içilmesi yutak borusuna zararlı olabilir mi?
Evet. Çünkü iç zarlarını yakabilir. Bazı araştırmacıların kanısına göre de, uzun yıllar çok sıcak yemeklerin yenmesi kanser gelişmesini uyarabilir.

Çok soğuk olan sıvıların içilmesi yutak borusuna zararlı olabilir mi? 
Hayır.

Aynı zamanda fazla yiyecek yutmakla insan tıkanarak boğulabilir mi?
Eğer yiyecek yutak borusuna girmiş ve nefes borusuna kaçmamışsa, tıkanarak boğulmaz. Ancak, aynı anda fazla yemek yutmak, bunun yutak borusuna giden yolda tıkanmasına yol açabilir. Bu gibi durumlarda fazla gıda parçalarını çıkarabilmek için bir “ösa-fagoskop”un geçirilmesini gerektirebilir.

Yutmak imkansızlığı neden meydana gelmektedir?
Bu genellikle ya mekanik bir nedenden veya spazmdan ileri gelmektedir.

Yenmiş, fakat sindirilmemiş yemeklerin kusulmasının nedeni ne olabilir?
Bu hal ya yutak borusunda bir engelleme olduğunu veya yutak borusunda bir cep (divertikül) bulunduğunu göstermektedir.

Acı bir tadı olan gıda maddeleri veya mide muhteviyatının kusulması neden ileri gelir?
Bu çoğunlukla midede, onikiparmak bağırsağında ve Safra kesesinde bulunan rahatsızlıklardan ileri gelmekte olup bir yutak borusu hastalığı ile ilgili değildir.

Boğazda sıkışıklık, özellikle kırk yaşlarındaki kadınlarda, neden meydana gelmektedir?
Bu hale, adetlerinin sona ermekte olan kadınlarda rastlanmakta olup histerik bir adale sıkışmasından ileri gelmektedir. Bu hal organik bir hastalık değildir; yutak borusu ile hiçbir ilişkisi yoktur.

Yutak borusu ile ilgili bazı genel durumlar hangileridir?
a.  Doğuştan deformasyonlar.
b.  Yaralanmalar, yanıklar ve yabancı cisimler.
c.   İltihaplı hastalıklar.
d.  Yutak borusunda cep (divertikül).
e.  Kronik spazm (akalazi).
f.   Varisler.
g. Tümörler.